Tuesday, August 21, 2012

bir düğün hikayesi

merhaba.







bu yazı "alla alla bu kız niye yazmıyor ki" diyenler oluyordur belki diye şu anda içinde bulunduğum durumu açıklamak için yazılmıştır.













benim için bundan tam bir ay beş gün önce nişanlanmış olmak yeterince tuhaf. sevgilimle bir hafta önce kpss sınavına giderken ertesi hafta parmağında yüzükler koluna bilezikler. hele bir de 7 seneyi sevgili olarak bitirdiğimiz düşünülürse kademe değiştirmek ürkütücü. ben alışmıştım aslında, hiç gerek yoktu böyle karmaşık işlere. dedim de, dinletemedim işte. rahat rahat tatile gidelim diye evleniyoruz. evlenme bahanemiz de çok hoş.











neyse efendim. ben kendimi şu "nişanlılık" mevzuuuna alıştırmaya çalışırken (başkasına anne-baba deme, bayramda kandilde arayacaklarının sayısının birden iki kat artması, her önüne gelenin "kıız, özledin mi nişanlınığğğ??" soruları) babamla oldukça güzel kavga ettikten sonra birden 7 ekimde evleniyorum.











şurda kalmış 7 ekime 2 ay. tam deli işi. ev yok, nikah salonu yok, gelinlik-damatlık yok, hele eşya desen hiçbiri yok. benim annem hiç "aman kızım bigün evlenir, şunu da alıp kenara koyayım." diyen annelerden olmadı. hep zamanı gelince alırız, hallederiz, yaparız.











bu kadar "yok"tan sonra bizim evin önündeki sokakta evlenip ankara'daki öğrenci evimize yerleşiriz diye düşünüyordum. hatta kendimi baya alıştırmıştım.











salı günü babam eve gelip "bugün kadir gecesi, sen de kadir gecesinde doğduğundan çok şanslısın, 7 ekim'de boş salon buldum." dedi. yani görüldüğü üzre ilahi güçler baktı ki benim bir hale yola gireceğim yok biz bir el atalım demiş. neyse ki sokakta düğün yapmaktan kurtuldum. halbuki hazırlamıştım ben kendimi. yeşilli pembeli bir makyaj ve bembeyaz bir gelinlikle sokak düğününü tamamlamayı düşünüyordum. içimde kaldı. tüh.











ertesi gün çekirdek ailemle gidip evlenecek insanlara has, alınması gereken şeyleri aldık. ama yalnızca yatak odası için gerekenleri. bir günde bu kadar oluyor. bu esnada pike takımı-nevresim takımı-uyku seti(babama göre uykuluk)-alez-bambu havlu gibi hayatımın şimdiye kadar ki bölümünde hiç kafa yormadığım şeyleri gördüm, tanıdım.











ev hatunluğu çok zor iş. aklında tutman gereken ne çok ayrıntı var. annem hepsini bana bir bir anlatırken artık nasıl boş baktıysam babam sonunda dayanamadı "hanım, dur kızın kafası AMBALE OLDU." dedi. babamın bu kelimeyi daha önce kullandığını hatırlamıyorum ama o esnada error verdiğim doğru.











en çok renk seçimlerinde eğlendim. ev pembeler-yeşiller-morlarla doldu. hala evim diyemiyorum. ÇOK YADIRGIYORUM! lütfen beni yargılamayın. arkadaşlarım evlenmiş, hatta bir bir çocuk doğuruyor olabilirler. ama bu durum beni hiç ilgilendirmiyor. ben hala 17 sanki.











bu arada tüm bu karmaşada sevgilimin gidip evimizi tutması da kafamı iyice allak bullak etti. internetten bulduk evi, fotoğraflarını filan gördüm ama gidip bakmadığım için hala algılayamıyorum. en yakın arkadaşlarımın evi benden önce görmüş olması da çok hoş oldu. şimdilik bildiğim çok güzel bir ankara manzarası ve balkonu olan(balkon mühim) bir evimin olduğu. eh bu da yeter gerçi.











daha nikah işlemlerine başlamadık. ikametgahımızın olduğu yerden başvuracakmışız. daha nişandan sonra sevgilimi görmedim bile. ne özlemek, çok özlemek. daha gelinlik bakmadım. bir kot bir tişörtle gideceğim galiba düğünüme.











bu arada kpss puanlarının açıklanması, benim acıklı bir şekilde geçen seneki puanın aynısını almış olmam, meb'in hala kadroları açıklamamış dolayısıyla atanacak mıyım kalacak mıyım emin olamamam, atanırsam iki sene gibi bir zaman ankara'da olamayacak olmam durumlarından bahsetmiyorum. yada bahsediyorum.











eğer atanırsam kendi düğünüme nasıl katılacağım meçhul. memuriyetin ilk senesinde olanlara düğün izni veriyorlar mı ki? balayını bile ayarladık. balayını boşverdim düğüne katılabilecek miyim? ya atanamazsam? seneye ne yapacağım? iş gerek. OF ALLAAM, KAFAM ÇOK KARIŞIK!











bu yazıyı bile toparlayamadım. nasıl bir kafa yaşadığımı bilemezsiniz. neyse yazıyı toparlayamadım bari gidip balkondaki çamaşırları toplayayım.











bu karmaşanın arasında bile sizi seviyorum.

No comments:

Post a Comment